KÜLTÜR SANAT PORTALI

KÜLTÜR SANAT PORTALI

ARA

HABERLER

Yazdır -A +A Sayfayı Paylaş

HABERLER

İstanbul Muhtarlar Federasyonu Başkan Aykurt Nuhoğlu’nu Ziyaret Ettiler.

"İstanbul'un fotoğraflarını çekmek kalbimi zorladı"

Kadıköy Belediyesi, kardeş kenti Kreuzberg ile yaptığı ortak çalışmada, Türkiye ve Almanya'dan fotoğraf sanatçılarını İstanbul’daki kentsel dönüşümü konu alan “UrbanISTanbul” sergisinde buluşturdu.

(Kaan Dertürk)

Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi (CKM)’inde açılan UrbanISTanbul sergisi, pek çok insan için büyük bir sorun haline gelen ve korkutucu gelişmelere sahne olan, ama çeşitliliğin yarattığı şansları da içeren kentsel dönüşüm gerçeğini ortak bir sunum ile gözler önüne seriyor. 22 Aralık Perşembe günü son bulacak sergi, Kreuzberg ve Kadıköy kentleri arasında kurulan kardeş kentler ilişkisininin ortak ürünü. Kardeş kentler derneği Stadtepartnerschaftsverein Kadıköy e.V’nin yürüttüğü projenin küratörlüğünü Kreuzberg Halk Eğitim Merkezi’nden fotoğrafçı Klaus Eisenlohr ve Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nden Levent Karaoğlu yaptı.

"Artık dünyayada ilişkiler, hükümetler üzerinden değil kardeş kentler üzerinden ilerliyor"

Serginin açılış konuşmasını, Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı Bahar Yalçın yaptı. Kardeş kentlilik kavramına dikkat çeken Bahar Yalçın, “Artık dünyaya baktığınız zaman, bütün ilişkiler hükümetler üzerinden değil kardeş kentler üzerinden ilerliyor” dedi. Yalçın, “Kadıköy, içinde birçok kültürü barından bir ilçemiz. Biz, buna daha fazlasını katmak istiyoruz. Bu açıdan Kreuzberg, bizim için kültürel paylaşım anlamında oldukça önemli. Sergimizi, Almanya’nın Kreuzberg kenti ile ortaklaşa gerçekleştiriyoruz. Bu sene Kreuzberg ile kardeş kent ilişkilerimizin 20'nci yılını kutluyoruz. Bugün burada hem Almanya’dan hem de Türkiye’den sanatçıların, İstanbul’daki değişimi nasıl fotoğrafladıklarını görüyoruz. Oldukça keyifli bir sergi olmuş. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Bahar Yalçın’dan sonra söz alan Kardeş Kent Derneği Başkanı Christiane Zieger Ayanoğlu ise kolektif bir çalışmanın yapıldığını vurgulayarak, “Sergimiz hem İstanbullu hem de Berlinli sanatçılarımızın ortak ürünüdür. Kardeş kent ilişkilerimizi yıllardan beri gerek buluşmalarla gerekse etkinliklerle geliştirmeye çalışıyoruz. Bizim için önemli olan kurumlar değil, insanların birbirleri ile paylaşım yapabileceği çalışmalardır. UrbanISTanbul sergisi Kadıköy’e çok yakışmış” dedi.

"İki farklı yaşam stilinin birbirinden öğrenebilme, birlikte yaşayabilme şansları ne yazık ki yavaş yavaş İstanbul’u terk ediyor"

Serginin küratörlerinden Klaus Eisenlohr ile UrbanISTanbul’u konuştuk. Serginin, kendisi için fazlasıyla heyecan verici olduğunu belirten Eisenlohr, İstanbul’un son 50 yılda büyük bir değişim yaşadığının altını çizdi. Bu değişimin, çalışmalarının temelini oluşturduğunu belirten Eisenlohr, şöyle devam etti:

“Bundan üç yıl önce Exploring Istanbul adında, yine kentin dönüşümünü ele alan bir sergi yapmıştık. Şimdi ise bu iki sergideki fotoğraflar arasında gördüğüm en büyük farklılık, köhne yapıların olduğu bölgelerdeki dokunun ortadan tamamen kalkıp, yüksek binaların yapılma hızının giderek artmış olması. Bu artış hızı aslında bazıları için oldukça ürkütücü. Çünkü bu hız, olumlu çoğu şeyi de beraberinde götürüyor. Örneğin, Anadolu’dan, İstanbul’a gelen insanlar gecekondu bölgelerine evlerini kurup, yaşamaya başlıyorlar, daha sonrasında ise bu yaşantı insanlara tapular verilerek legalleştiriliyordu. Bu süreç, yıllar boyu böyle gitse de gelecek nesiller kentsel bir insan oluyordu. Bence bu süreç oldukça olumlu bir süreçti. Fakat şu an bu olumlu sürece zemin hazırlayan yerler, kentsel dönüşüm adı altında de birer birer yıkılıyor. İki farklı yaşam stilinin birbirinden öğrenebilme, birlikte yaşayabilme şansları ne yazık ki yavaş yavaş İstanbul’u terk ediyor.”

"Tamamlanamayan bir dönüşümün, insanlar üzerindeki etkileri bir hayli üzücü olsa gerek"

Serginin bir diğer küratörü Levent Karaoğlu ise, çevrelerine turistik gözle bakmadıklarını belirterek, farklı gözle ve farklı incelemeler ile fotoğrafları çektiklerini söyledi. Çekimler sırasında üzücü tablolarla karşılaştığını ifade eden Karaoğlu, “Değişme uğrayan insanların birçoğu mutlu hissediyor olabilir ama doğdukları, büyüdükleri mahallerinin yok olmaları gibi olayın üzücü boyutları da var. Kadıköy Belediyesi’nde sergiye ilişkin toplantı yaparken gazetenizi okuma fırsatı buldum. Gazetenizde Fikirtepe’nin kentsel dönüşümünün halen tamamlanamadığına dair fotoğraflar gördüm. Bu bölge, dönüşüm konusunda benim ilgimi bir hayli çekti. Mutlaka fotoğraflamam ve oradaki insanlarla konuşmam gerekiyor. Tamamlanamayan bir dönüşümün, insanlar üzerindeki etkileri bir hayli üzücü olsa gerek. Fotoğraflarımızla da dönüşümün duygusal yanını yansıtmaya çalıştık” dedi.

"İstanbul, günümüzde halen kimliğini koruyabilen nadide şehirlerin başında geliyor"

Yaklaşık 5 yıldır fotoğraf çeken ve kendini yarı profesyonel olarak nitelendiren Ania Kaszot da, İstanbul’un fotoğraf çekmek için fazlasıyla ilginç bir yer olduğunu ifade etti. Sergideki temel amacın yabancı birinin gözünden İstanbul’daki dönüşümün nasıl olduğunun gösterilmesi olduğunu belirten Kaszot, “İstanbul’da uzun zamandır gerçekleştirilen bir dönüşüm var. Fakat bu dönüşümün kim tarafından ve nasıl görüldüğü büyük önem taşıyor. Yapılan bir değişim var ama bu değişimin insanlara nasıl yansıdığı konuşulmalı. Gördüğüm kadarıyla bu değişim bazıları için iyiyken bazıları içinse oldukça zor bir durum yaratıyor. Ve bu durum şu an dünyada küresel ölçekte yaşanıyor. İstanbul, günümüzde halen kimliğini koruyabilen nadide şehirlerin başında geliyor. Şehre dair en çok sevdiğim ayrıntı bu. Başka şehirlerde bu kimliği göremiyorum. Hepsi birbirinin aynısı, kimliklerini kaybetmiş şehirler. Ben de fotoğrafçılık hayatımda daima kimliği olan şehirler, mekânlar arıyorum. İstanbul bana bunu fazlasıyla verdi” diye konuştu.

"İstanbul’a ilk geldiğimde büyülenmiştim, ikinci gelişimde ise korkutucu bir sürpriz ile karşılaştım, dehşete düştüm, şehrin ruhu kaybolmuştu"

İstanbul’a ilk kez 1970 yılında geldiğini dile getiren Klaus Wazlak, şehrin kendisi üstünde büyük bir etki bıraktığını ifade ediyor. “İstanbul’da gördüğüm manzaralar karşısında büyülenmiştim” diyen Wazlak, “İstanbul gerçek bir şehirdi. Canlıydı ve nefes alıyordu. Geçen yıl ikinci gelişimde ise korkutucu bir sürpriz ile karşılaştım. Gördüklerim karşısında dehşete düştüm. Şehrin ruhu kaybolmuştu.  Ve en kötüsü bununla ilgili yapılabilecek bir şey yoktu. Çektiğim fotoğraflar da, anılarımdaki İstanbul ile son gelişimdeki İstanbul’un yaşadığı değişimi, kendi gözümden yansımasaydı. Eskisi gibi nefes alabilen bir şehir yoktu. Daracık alana sıkışmış binalar vardı. Sergimizin ana amacı da şu an İstanbul’un nasıl gözüktüğünü göstermekti. Ben burada sadece misafirim. Değişimin, iyi ya da kötü olduğuna dair net bir yargı koyamam. Sadece İstanbul’daki değişimi fotoğraflarımla gösterebilir, dikkat çekebilirim” şeklinde konuştu.

"İnsanların daha mutlu olacağı, daha insanca bir değişim olsun isterdim"

Berlin’den gelen bir diğer fotoğrafçı Türkan Kentel ise, 23 yıldır Berlin’de yaşadığını ve sergi için İstanbul’a geldiğini belirterek, “Kameranın arkasından ilk kez bu kadar ciddi olarak İstanbul’a bakabildim. Daha öncesinde böyle görmüyordum. Çok çarpıcı görüntüler var. Yok, olanla, yeni fışkıranın yaşadığı bir tezatlık var. Bu durumun fotoğraflarını çekmek kalbimi zorladı. Yolda yürürken gördüğünüz birçok şeye fotoğraf olarak bakmak çok başka bir duygu. Bir evin yıkıldığını, yerine yenisinin yapıldığını görüyorsunuz. Aslında bu çok normal ve olağan geliyor ama bu duruma fotoğraf olarak bakınca değişimi görüyorsunuz. Değişimin durmayacağını ve pek çok şeyin yok olacağını düşünüyorum. Sadece insanların daha mutlu olacağı, daha insanca bir değişim olsun isterdim” dedi.


Fotoğraf Galerisi