KÜLTÜR SANAT PORTALI

KÜLTÜR SANAT PORTALI

ARA

ETKİNLİKLER

Yazdır -A +A Sayfayı Paylaş

ETKİNLİKLER

Kitap Okuma Günleri: "Kapalıçarşı" (Fuat Sevimay)

Kitap Okuma Günleri: "Kapalıçarşı" (Fuat Sevimay)

Söyleşi

Tarih04 Ekim 2017

Saat 10:00

Mekan Kozyatağı Kültür Merkezi

Toplantı A Salonu

Kadıköy Belediyesi

Türkiye ve Dünya edebiyatından farklı eserlerin Fatma Burçak eşliğinde okunduğu Kitap Okuma Günleri’nde bu hafta, “Kapalıçarşı” Fuat Sevimay'ın "Kapalıçarşı" isimli kitabı kitapseverlerle buluşturuluyor. Yeni dünyaları keşfedeceğimiz ve kitapseverlerle buluşarak sohbet edeceğimiz kitap okuma günlerimize davetlisiniz.

1450’lerin ikinci yarısı, aylardan Ağustos idi. Marmara Adası’ndan yola çıkan mavnanın, Fatih Sultan Mehmed’in şehri İstanbul’a taşıdığı yük, mermer levhalardı. Nice badireden sonra tek bir mermer levha karaya ulaşabildi. Ama Kapalıçarşı’yı bezemek için daha çok mermere ihtiyaç vardı. Taşların sırrına eren Nazar Usta’nın iksirle çoğalttığı mermerler, Trakya’dan gelen arkadaşlarıyla birleşince Kapalıçarşı’yı donatmanın önünde bir engel kalmadı. Ustanın el emeğiyle çarşıdaki dükkânlar bereketlendi ve çarşı, Şehr-i İstanbul’un gözbebeği oldu.

Fuat Sevimay, "Kapalıçarşı"da, mermerinden zanaatkârına, sultanından mimarına, esnafından müşterisine Kapalıçarşı’nın ruhunu ve o ruhu oluşturan efsunu, eğlenceli bir dille anlatıyor. Gerçekle hayalin, ciddiyetle mizahın iç içe geçtiği kitap, okuru çarşının sokaklarında, kuytu köşelerinde olduğu kadar yüzyıllar arasında da keyifle gezdiriyor.

“Kapalıçarşı benim için büyülü bir mekan ve bir nevi çocukluğum. Çünkü ben ortaokul yıllarımda yazları Kapalıçarşı’da çalıştım. Başlarda çok zordu, çünkü insanları tanımıyor, çalışmak nedir, esnaf kimdir bilmiyordum. Babam elimden tutup getirmişti ve ilk zamanlar sudan çıkmış balık gibiydim. Sonra, zamanla, çarşının sokaklarında kaybolmak, yeni ve yabancı insanlar tanımak, bir şeyler alıp satmak çok hoşuma gitti. O zamanki çarşı cıvıl cıvıldı. Binbir gece masalları gibi, yüzlerce dil, her ülkeden insanlar… Düşünün, ben çat pat, derdimi anlatacak kadar da olsa, 15 dil öğrendim burada. Ama bugünün Kapalıçarşı’sına bakıyoruz bir de, in cin top oynuyor. Bu elbette çarşının geçmişinin bilenler için çok üzücü. Hayatımda yazdığım ilk öykü Kapalıçarşı öyküsüydü. Bundan 6- 7 yıl öncesinde yazarlık serüvenim öykü ile başladı. Sonrasında romanlar geldi. Ama tüm bunların ardından, içimde Kapalıçarşı’yı yazmam gerektiği hissi uyandı. O büyüyü, tam da o büyüye uyacak şekilde, başından itibaren kaleme almalıyım dedim. Kurguda azı gerçek çoğu hayal ve hatta bir kısmı da büyü diyebilirim. Kapalıçarşı daha ortada yokken çarşının ilk mermerlerinin Marmara adasından yontulup taşınmasıyla başlayan bir hikayeyle, yolu Kapalıçarşı’da kesişen, işçisinden esnafına mimarbaşısından müşterisine kadar farklı kahramanların hikayesi var bu romanda. Belki masalı demek lazım. Kapalıçarşı’da bir kere 500 yıllık bir birikim var. 500 yıldır sütunlara insanların elleri değmiş. Bu bir ruhtur ve bunu bir AVM’de bulamazsınız. Bugüne kadar Kapalıçarşı’da hiçbir zaman dükkan kapanmazdı. Kapanırsa illa ki 3-5 gün sonra başka esnaf devralırdı. Bugün baktığımızda 10’larca dükkan kapalı. Bu durum, ekonomik durgunluğun çok ötesinde, sosyal dokunun bozulması demek. Bunun tersine dönmesi lazım. Nasıl döneceğini biliyoruz ancak şu an yalnızca umut edebiliyoruz. Ve ben umutluyum. Zira bana göre, Kapalıçarşı bitmez, tersine bu pörsümüş ortamı yaratan unsurlar biter.” (Fuat Sevimay, 11.06.2017, Birgün Pazar)

Ücretsiz