Bellissima, İtalyan sinemasının dünyaya kazandırdığı en önemli oyunculardan biri olan Anna Magnani’nin fedakâr anne rolündeki unutulmaz performansı ve Visconti’nin özenli rejisi ile yönetmenin filmografisindeki özel duraklardan birini temsil ediyor.
KÜLTÜR SANAT PORTALI
Bellissima, İtalyan sinemasının dünyaya kazandırdığı en önemli oyunculardan biri olan Anna Magnani’nin fedakâr anne rolündeki unutulmaz performansı ve Visconti’nin özenli rejisi ile yönetmenin filmografisindeki özel duraklardan birini temsil ediyor.
Humeyni’nin kadınlar için örtünmenin zorunlu olacağını açıkladığı 7 Mart 1979’u takip eden hafta boyunca sokaklar, kadınların yoğun protestosuna sahne olur.
2013’e dek, anonim bir kolektif olan Sessiz Kolektif’in işi olarak dolaşıma gizli sokulan filmde yönetmen, katılımcıları tehlikeye atmamaya özen gösterirken diktatörlüğe karşı halk ayaklanmasını kayıt altına alıyor.
Venedik’te Ölüm, çekildiği dönemden günümüze değin Visconti’nin en tartışılan filmlerinden biri olmuştur. Venedik’te Ölüm’de, Aschenbach’ın tüm duygularını perdeye ustalıkla taşıyan Sir Dirk Bogarde da kariyerinin en iyi performanslarından birini verir.
Savaş, aşk ve aile hayatına dair birbirini izleyen görkemli sahnelerden oluşan, 1963’te Altın Palmiye ödülü kazanan Leopar, bütün zamanların en güzel, görkemli ve etkileyici filmlerinden biridir.
Lanetliler, Nazizmin yükselişini ve Alman aristokrasisi üzerindeki yıkıcı etkilerini, Üçüncü Reich döneminde Nazi Partisi ile işbirliği yapan yozlaşmış bir ailenin portresi aracılığıyla aktarır.
Yönetmen Mina Keshavarz, beş avukat kadının, aile içi şiddetin cezalandırılması ve toplumsal cinsiyet eşitliği için verdiği mücadelede onları takip ederken, İran kadın mücadelesinin tarihine de kısa bir bakış sunuyor.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında faşizmin gölgesindeki İtalya’da çekilen film Mussolini rejimi tarafından yasaklanıp sansürlenmiş olsa da, Visconti elindeki tek yedek negatif sayesinde filmi yeniden bir araya getirmeyi başarır.
Erkek yönetmenlere seslenerek “Film çekmiyorum, bakışınıza bakıyorum” diyen yönetmene göre, sinemasındaki eril bakışın da gösterdiği üzere İran toplumunda kadınlar devrimden önce de baskı altındaydı.
Gösterime girdiği dönemden itibaren sansüre maruz kalan bu epik başyapıt; ancak 1991’de, The Film Foundation ve Cineteca di Bologna ortaklığıyla gerçekleştirilen restorasyonundan sonra 179 dakikalık orijinal versiyonu ile izlenebilmeye başladı.
Tümüyle iç mekânlarda geçen, yaşlılık, yalnızlık ve dışlanmışlık hissinin neredeyse tüm planlarına sindiği Aile Tablosu, ünlü yönetmen Akira Kurosawa’nın da en sevdiği filmler arasında yer almaktadır.
Masum, sanatın her dalından beslenen ve kendine has dil ve estetik arayışıyla sayısız sanatçıya ilham olan görkemli Visconti külliyatının gizli cevherlerden biri.