Tarıq Ali’nin son oyunu olan Don Kişot’un Yeni Maceraları, tarzı nedeniyle Meyerhold, Weiss ve Brecht’e saygı duruşu olduğu kadar, Cervantes’in başyapıtına da övgü niteliğindedir.
Tarıq Ali’nin son oyunu olan Don Kişot’un Yeni Maceraları, tarzı nedeniyle Meyerhold, Weiss ve Brecht’e saygı duruşu olduğu kadar, Cervantes’in başyapıtına da övgü niteliğindedir.
“Sen anlattıkça oldu bu dünya, sen yoksan o da yok. Hikayen varsa
yaşarsın, hikayen yok, sen de yok”...
“Meçhul Paşa”, efsanevi mizah gazetesi Marko Paşa’nın masalsı günlüğünü tutan şenlikli bir ortaoyunu...
Schrödinger’in Öteki Kedisi oyunu; kuantum fiziği ve düşünce deneyleri… Bütün bu deneylerin ve kuantumun ötesinde, günümüz insanının kendini konumlandırdığı yeri ve görülme arzusunu sorgulayan bir oyun.
Tarıq Ali’nin son oyunu olan Don Kişot’un Yeni Maceraları, tarzı nedeniyle Meyerhold, Weiss ve Brecht’e saygı duruşu olduğu kadar, Cervantes’in başyapıtına da övgü niteliğindedir.
Yalnız ruhlar. Kırgın kalpler. Umudu can çekişenler. Yaşama tutunmaya çalışanlar. Bir ev partisi akşamında bir araya gelirler. Etraf açılmamış onlarca kutu ile doludur. Her biri açmaya korktuğumuz sırlar gibidir.
Melih, Cevdet ve Orhan; kendi dertlerine Dünya gezegeninin derdini de eklerler. Anlatmaya değer buldukları ortak hikayelerini bizimle paylaşırlar, belki herkesin bir umudu olur diye...
Tarıq Ali’nin son oyunu olan Don Kişot’un Yeni Maceraları, tarzı nedeniyle Meyerhold, Weiss ve Brecht’e saygı duruşu olduğu kadar, Cervantes’in başyapıtına da övgü niteliğindedir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde oyunları en çok sahnelenen yazarların başında gelen Lauren Gunderson’un 2018 yılında kaleme aldığı Doğal Afet, bizi klasik bir anlatımdan uzaklaştırarak kalp ritmini andıran inişli çıkışlı bir hikayeye sürüklüyor.
İki kardeş. Kentli, eğitimli bir senarist. Ormanlara sığınan,özgür ruhlu bir hırsız. Aynı ağacın üstünde farklı mevsimlerde iki kardeşin birbirini keşfetme, birbirine dönüşme hikayesi.
Asırlardır birbirine uzak bilinen ölüm ve doğum, düş ve hakikat, akıl ve kalp, duygu ve düşünce arasındaki o yaklaşılmazlığın boyutunu, Michel de Montaigne ile keşfe çağırıyoruz.
Betonların göğü henüz delmediği zamanlarda büyük şehrin sokaklarında, apartman önlerinde büyüyen bir kız çocuğu. Güzeller güzeli ev kadını anne ile titiz avukat babanın tek kızı: Handan.