KÜLTÜR SANAT PORTALI

KÜLTÜR SANAT PORTALI

ARA

ETKİNLİKLER

Yazdır -A +A Sayfayı Paylaş

ETKİNLİKLER

Kitap Okuma Günleri: "Sevgili Arsız Ölüm"

Kitap Okuma Günleri: "Sevgili Arsız Ölüm"

Söyleşi

Tarih13 Şubat 2016

Saat 14:00

Mekan Kozyatağı Kültür Merkezi

Toplantı A Salonu

Kadıköy Belediyesi

Türkiye ve Dünya edebiyatından önemli eserlerin Fatma Burçak eşliğinde okunduğu Kitap Okuma Günleri’nde bu hafta, Türkçe edebiyatın eşsiz kalemi Latife Tekin'in "Sevgili Arsız Ölüm" isimli ilk romanı kitapseverlerle buluşturuluyor. "Sevgili Arsız Ölüm" yayınlandığı günden bu yana sevinçle karşılanmış ve Farsçadan İngilizceye, Rusçadan İspanyolcaya kadar birçok dile çevrilip, bu dillerde de benzer ilgiyi görmüştür.

"12 Eylül’ün şiddetini bertaraf edip parçalanmamak için benim de o şiddette bir şey yapmam gerekiyordu...12 Eylül’den hemen sonra, neredeyse ertesi sabah Sevgili Arsız Ölüm’ü yazma kararıyla evimizin arka odasına çekildim. Ucuzundan kalınca bir defter aldım, bir de tükenmez kalem... 1957 yılında Kayseri'nin Bünyan kasabasına bağlı Karacefenk köyünde doğdum. Yürümeyi öğrenir öğrenmez okula başladım. Sedirlerin altında cinlerle oynaşırken okumayı yazmayı öğrendim. Karacefenk'te sedirlerin altında cinler ve periler yaşardı. Çocukluğum onların arasında geçti. Gizlice onların derneğine girdim. Evlerini gezdim. Düğünlerine gittim. Dillerini, gündüz ve gece oyunlarını öğrendim. Babam İstanbul'da çalışırdı. Annemin yüreği yaralı, garip bir kadın olduğunu kim söyledi bana şimdi unuttum. Okuyup yazar, dikiş diker, iğne yapar, Kürtçe ve Arapça bilirdi. Köye gelen çingenelere adını duymadığım yerleri, insanları sorardı. Onun geçmişini aranıp durması çocukluğuma bulaşan ilk acıydı. Babam İstanbul'dan torba dolusu parayla döner, köyü başına toplardı. Evimiz tuhaf aletlerle doluydu. Ne işe yaradığını anlamadığım büyülü demirler. Zemberekli saat, radyo, gramofon, mavi kocaman bir yolcu otobüsü, patos, tulumba, kamyon ve traktör. 1966 yılında İstanbul'a geldim. Çocukluğum keskin bir acıyla ikiye bölündü sanki. Gerçekleşmeyen düşler, aralarında doğup büyüdüğüm insanları paramparça etti. Babam hızla işçileşti ve giderek işsiz kaldı. İki ağbim ve kardeşim inşaatlarda işe girdi. Yedi kardeşin arasından titrek bir gölge gibi sıyrılıp liseyi bitirdim. Korku ve yalnızlığın içinden okula gitmenin bedelini ödedim. İnanılmaz savrulmalar, inkâr ve baskının bin çeşidi. Kente ayak uydurabilmek için boğuşup durdum. Her yanım yara bere içinde kaldı. Boğuşurken birlikte doğup büyüdüğüm insanlardan ayrı düştüm. Ama kendi öz değerlerimi, dilimi ve o insanların durulmaz bir coşkuyla bana taşıdıkları sevgiyi koruyabilmek için direndim. Elinizdeki roman bu direnişim için aralarında büyüdüğüm insanların bana armağanıdır. Keşke onu daha soluk soluğa, daha parçalanmış bir teknikle, daha erken yazabilseydim." (Latife Tekin)

"Latife Tekin, yoksulların diliyle yazdı, yoksulların dili oldu. Ama Latife Tekin aynı zamanda yoksulların sözcüsü olmaya soyunmuş, fakat yenilmiş, kesilmiş ve kapatılmış bir dilin de dili oldu." (Haydar Ergülen) 

Yeni dünyalar keşfederek kitaplar üzerine sohbet edeceğimiz okuma günlerimize davetlisiniz. 

Ücretsiz