İzlanda Balıkçısı filmine klarnet ve tenor saksafonda Julien Pontvianne ile piyano ve flütte Christofer Bjurström canlı müzikleriyle eşlik edecekler.
İzlanda Balıkçısı filmine klarnet ve tenor saksafonda Julien Pontvianne ile piyano ve flütte Christofer Bjurström canlı müzikleriyle eşlik edecekler.
Yönetmen: Simone Massi
İkinci Dünya Savaşı'nın başında Cappellini denizaltısına komuta eden Salvatore Todaro tarihe geçecek bir karar verir: Okyanusun ortasında boğulmaya mahkum olan 26 Belçikalı kazazede denizciyi kurtarmak ve onları en yakın güvenli limanda karaya çıkarmak.
Kaptan Benim, Avrupa'ya ulaşmak için Dakar'dan ayrılan iki genç adamın, Seydou ve Moussa'nın macera dolu yolculuğunu anlatıyor. Çölün tuzakları, Libya'daki gözaltı merkezlerinin dehşeti ve denizin tehlikeleri arasında geçen çağdaş bir Odissea.
Julio hemen hemen kırk yaşındadır ve hâlâ Roma yakınlarındaki Fiumicino'nun deniz kıyısında, nehir kenarındaki evlerinde annesiyle birlikte yaşamaktadır.
Lubo bir göçebe, bir sokak sanatçısıdır ve 1939'da Alman işgali riskine karşı ulusal sınırları korumak için İsviçre ordusuna çağrılır. Üç küçük çingene çocuğun jandarmalar tarafından ailelerinden alınmasını engellemeye çalışan karısının öldüğünü öğrenir.
Fransız yargıç Marcel Sacotte’un modern çağda fahişeliği incelediği 1959 tarihli kitabına dayanan filmde Godard, fuhşu sömürü eleştirisi amacıyla ele alır ve dönemin Paris’inin tüketim kültürünü eleştirir.
Küçük Asker, peşindeki adamlardan kaçmaya çalışan bir erkek ve yabancı bir kadının üstü açık arabalar ve kiralık odalarda geçen öyküsü ve kimi sahneleri ilk ilk bakışta Serseri Âşıklar’ı andırsa da onca aksiyonuna karşın içe dönük bir filmdir.
Erden Kıral'ın filmi, doğunun yoksulluğunu, devletin zafiyetini gösterdiği gerekçesiyle uzun yıllar yasaklı kalmıştır. Türkiye’de ancak 1987’de gösterime girebilen film, 1983’te Berlin Uluslararası Film Festivali’nde dört ödül kazanır.
Nefret, aynı zamanda, film biçiminde bir mektuptur. Tıpkı Serseri Âşıklar gibi Godard’dan Anna Karina’ya yazılmış, hem onu hem kendini suçlayan, kafası karışık fakat öfke dolu bir mektup. Öte yandan, yapımcılar da Godard’ın öfkesinden payını alır.