Muhteşem siyah beyaz sinematografisi, sarsıcı görsel efektleri ve bizzat yönetmenin katıldığı ses tasarımıyla usta yönetmen David Lynch tarafından yazılan ve yönetilen Eraserhead, bu acımasız dünyanın ürkütücü atmosferini ustalıkla kurar.
Muhteşem siyah beyaz sinematografisi, sarsıcı görsel efektleri ve bizzat yönetmenin katıldığı ses tasarımıyla usta yönetmen David Lynch tarafından yazılan ve yönetilen Eraserhead, bu acımasız dünyanın ürkütücü atmosferini ustalıkla kurar.
1838’de Wisborg’da, emlakçı Herr Knock, çalışanı Thomas Hutter’ı ev almak isteyen müşterisi Kont Orlok’la ilgilenmesi için Transilvanya’ya gönderir. Yollara düşen Hutter, mola verdiği handaki yerlilerin Orlok’un adından bile ürkmesine anlam veremez.
Varlıklı bir aileden gelen ve eski bir yargıç olan Max, suçluları yakalamayı saplantı hâline getirmiş, kendini buna adamış bir polis müfettişidir. Bir soyguncu çetesini elinden kaçırması onu hepten kamçılamıştır.
Güneşli bir cennetin yavaş yavaş soğuk bir cehenneme dönüştüğünü gördüğümüz filmde, bu durağanlıkta böylesine güçlü bir gerilimi soluksuz sürdüren ise şüphesiz oyunculuklar.
Müthiş bir sadelikle yüreğe dokunan sarsıcı bir oyunculuğu birleştiren Romy Schneider, toplumun arsızlığına âdeta asaletle yanıt veren bir karakteri canlandırıyor.
Filmin ardından Yönetmen Ozan Yoleri ile Serkan Acar moderatörlüğünde söyleşi olacaktır.
David Lynch’e 2001 Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü kazandıran ve kendisinin “rüyalar şehrinde bir aşk hikâyesi” olarak tanımladığı Mulholland Çıkmazı; kafa karıştırıcı anlatısı ile afallatan fakat büyüleyici bir deneyim sunar.
Selma Lagerlöf’ün bir öyküsünden uyarlanan filmin senaryosunu Mümtaz Osman mahlası ile Nâzım Hikmet yazıyor. Efsanevi oyuncu Cahide Sonku, üstelik kendi sesiyle karşımızda. Muhteşem türkülerin eşlik ettiği filmin müzikleri ise Cemal Reşit Rey'den...
Üniformalı Kızlar’da genç yaşına rağmen çok başarılı bir performans sergileyen Romy Schneider, özellikle de kız öğrencilerin okul müsameresinde Romeo kılığında ilan-ı aşk ettiği sahne ile dikkat çekiyor.
Filmin yönetmeni Carl Theodor Dreyer oyuncularını deyim yerindeyse yoldan toplar: metrodan, dükkânlardan, kafelerden, barlardan. Yalnızca evin beyini oynayan Maurice Schutz ile kızı Léone’yi oynayan Sybille Schmitz profesyoneldir.
Adının çağrıştırdığı pek çok hisse tercüman olan; sevginin gücü, karşılık bulamayan aşklar, aşk için yapılan fedakârlıklar, “ne seninle ne sensiz” döngüsünde zehirlenen ilişkiler ve yaralı gönüller üzerine ruhunuzda derin izler bırakacak bir başyapıt.